Müslüman olmak kolay mı?

Eğer diyorsanız ki, müslüman olmak kolay, o zaman siz kendinize müslümansınız. Kendine müslüman olan etrafını görmeden ve ilgilenmeden, eğrisini-doğrusunu incelemeden, halkın tabiriyle kafasını ağrıtmadan namazını kılan, camisine giden, orucunu tutan v.s. insandır.

Ama müslüman olmak böyle kolay mı...

Bu tür dindarlık bizim köyde kaldı. Allah hem kafanla, hem bedeninle benimsin diyor.  Mustafa İslamoğlu'nun dediği gibi İslam bizzat seni istiyor. Hem bedenen hem ruhen.

Ama sen diyorsun ki, ben kafamı yormam, başkalarının günahı kendine benim günahım kendime...

 O zaman eksiksin. Yine Mustafa İslamoğlu'nun dediğine geldik. Mealen: Bir yanlış hep yanlış. Tasavvurda yamulma olunca herşey tepetaklak gitti.

Sen dindarlığı kafana göre yaşarsan ne olur? Etrafındaki yanlışları uyarmazsan o yanlışlar etrafını daha çok sarar (Aklını çalıştırmayanın başına pislik yağar). Ve sen arabanın direksiyonunu toparlamaya çalışırken tekerleklerin başka yöne kaydığını farkeden şoförün durumuna düşüp, ne oluyoruz ya demeye başlarsın. Çoluk-çocuğunu, karını-kızını tanıyamaz hale gelirsin. Onların terbiye eğitimini kendi haline, acımasız dünyaya bırakırsın. O dünya ki, içinde ne haller, ne şerefsizlikler, ne alçaklıklar yaşanıyor her dakika ve her saniye. İşte sen aileni eğitmezsen onların mağduru edersin. Onlar dış dünyanın yaptıklarının iyi mi kötü mü olduğunu bilemezler, ölçemezler. Eskiden köydeki olduğu gibi onlara artık saldım çayıra mevlam kayıra diyemezsin. Çünkü artık köyde dar bir çerçeveye sıkıştırılmış dünyada değilsin. Şehir ağzını açmış seni yutmak için hazır bekliyor.

Bu ailen içindi...

Bir de din kardeşlerinle olan ilişkin değişti kente gelince. Artık köy camisinde olduğu gibi bir halı bir kilim, yat kalk yok. Daha estetik, daha hoş ve daha modern camiler var. Ne kadar şaşalı olursa o kadar iyi göze hitap edecek ve insanlar camilerinin temizlik ve görüntüsüyle öğünecek. Bu da kolay olmayacak. Senin cebindende para çıkacak. Artık camiye gelmekte neredeyse sinemaya gidip para vermek gibi paralı oldu adeta. Gerçi sinemada para vermediğinde sana film baktırmadıkları gibi camiye koymamazlık etmezler ama sana onu öyle hissettirirler ki sen adeta "Bir dost bulamadım gün akşam oldu" şarkısını mırldanmaya başlarsın. 

Bu dini sosyal hayatta bilmen gereken bazı şeylerdi.

Sonra camilerde toplanan paralarında gerçekten doğru yerlere ulaşıp ulaşmadığını bileceksin. Şüphelendiğinde kimsenin içine kurt düşürmeden  bilmek ve incelemekle yükümlüsün.  Kaş yapayım derken göz çıkarmayacaksın. Artık kapalıçarşı görmüş bir halkın içindesin. Herkes senin gayri-samimi hallerini çok iyi anlar burada hemen hemen. Samimi dindar değilsen yüzüne dahi küfür edenler çıkar burada. Yanından geçerken yüzüne dahi bakmazlar. Baksalarda aşağılık biri görmüş gibi bakarlar.

Yeni tipin: Eğer prestijin olacaksa, -yani toplumda itibar göreceksen, o zaman giyim-kuşamında öyle olacak. Yani orta halli giyinebilirsin ve o zaman seni sıradan biri görürler hiç değilse. Burada sıradan biri gibi görünmek köydeki sıradan biri gibi olmaya benzemez ha. Yok öyle kafana sekiz köşeli şapka, elinde tespih. Elindeki tespihi etüd edeceksin. Sorulduğunda neden tespih çektiğini bir bilmeyegör. Düşersin gözden.Sana ecel teri söktürürler. Bilmiyorsan niye tespih çekiyorsun veya hakkını veremediğin bir işi neden yapıyorsun diye sorarlar sana hiç çekinmeden.

Elbisen: En iyisi birbirine yakışan takım, eskiden ecnebi denilen kıyafet ve son derece parlak ayakkabılar, kravat, saçın varsa taranmış, hatta imkanın varsa ektirilmişi daha iyi, yüzün kremli, kaşlarıyın arasındaki kıllar alınmış, yürüme tarzın değişmiş, dilin değişmiş olmalıdır. Sakal sünnet mi? Bıyık bile fazla. Yok öyle, burada... Burada bıyığı sakalı olmayanı makbul. Eğer tipin uygun değilse o sakalı kökten halletmelisin. Eğer sana yakışıyor, bir "imaj" oluşturuyorsa sakal uzatabilirsin. Ama dindarlar o zaman imajdanmı imandanmı diye sorabilirler sakal çok karizmatik yapmışsa seni. Dindar olarak tanınacaksan sakalının hakkını da vermek zorundasın. Beden dilinden, dil diline kadar alçakgönüllü, mütevazi ve çok insancıl olacak kimseyi kırmayacaksın. Yoksa gerçekte olmasada seni hayallerinde sakallarından asarlar.

Her konuyuda konuşamazsın.

Konuşunca hakkını veremediğin, devamını bilemediğin konuları açarsan yandın. Önce seni o konuda çok bir şeyler biliyor şeklinde algılarlar ilkin. Çünkü genel anlayış budur. Eğer açtığın konuda malumat sahibi, uzman değilsen o entellektüel fiyakanı da yırtarlar. Aksine çok şey biliyor, çok şey anlatıyorsan o zamanda tahsiline bakarlar. Yok artık öyle  o eskiden olduğu gibi ben lise mezunuyum havaları. Eğer tahsilin en azından bir üniversite değilse o zamanda fiyakan yırtılır. En bilimsel anlatımlardada bulunsan sökmez. Hakkını vereceksin, en azından üniversite öğrencisi konumunda olacaksın. Yoksa seni dinleyen olmaz.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yıllara göre PKK tarafından şehid edilen Asker sayısı

Mustafa İslamoğlu'ndan ezber bozan zekat açıklaması