BİR NARSİSTİN İBRET DOLU HİKÂYESİ

En zengin kişilerle takıldı. En zengin almanlarla içli-dışlı oldu. Narsistliğini kabul eden ender insanlardan olan Helge Achenbach sıradan bir aileden gelerek multi milyoner oldu. Narsistliğinin ve hırsınının kurbanı oldu. Dolandırıcılıktan tutuklanıp 6 yılllığına nezarete atıldı. Şimdi bir çiftlikte ikamet ediyor.

''200 Milyon Euro'dan fazla ceza yiyen biri olarak galiba son on yılların en fazla ceza yemiş kişisiyim''  diyor Achenbach.

Narsistlerin aşırı kendilerine güvenleri vardır. Ona herkesten büyük olduğunuzu düşünür müsünüz diye sorulan soruya cevaben, ''Ben hep en iyi olabilme arayışı içerisindeydim alkış alabilmek için. Hep en önde olmalıydım'' diyor.

Achenbach'ın narsistliğinin sebebini bulmak için geçmiş hayatına bakmamız lazım. 50'li yıllarda ailenin tek çocuğu olarak yetişmiştir. Annesi vasıfsız yardımcı işçi, babası tren makinistidir. Daha okuldayken başkalarının takdirini önemsiyordu. Çalıntı olan ve büyükler için tasarlanmış dergilerden parçalar kopartıp onları arkadaşlarına satıyordu. Bundan hem para kazanıyor, hem de takdir kazanıyordu.

Narsistlik doğuştan kazanılmış bir olgu değildir. Çoğunlukla kökeni çocukluktan gelir. Kendisine, ''Mutlu bir çocukluğunuz yok muydu'' diye yöneltilen bir soruya, ''Hiç bir zaman ailemizde güvenle bağrına basma ve sıcaklık yoktu. Bizde çok yalan söylenirdi. Aile atmosferi korkunçtu. Annem soğuk bir kadındı'' diyor.

Achenbach ergenlik yıllarında hayatının en büyük hayal kırıklığını yaşamıştır.

Achenbach, ''14 yaşındaydım ve bir konformasyon kutlaması yapıyorduk. Kuzenlerimden biri yaklaşarak omuzuma vurdu ve bana mutlaka sende biliyorsundur, baban aslında senin baban değil demişti. Duyduğumda dünyam yıkılmıştı'' diyor.

Achenbach'ın çok zor bir çocukluğu olduğu artık kesindi. Bu yüzden de takdir görmeye sürekli ihtiyaç duyuyordu. Kendisine tekrar bir soru yöneltiliyor ve deniyor ki, ''Hep milletin odak noktasında mı olmanız lazım?''.  ''Tabii ki. O zaman insanda farklı olduğu, önemli olduğu, değerli olduğu, belki de kendi özünde hissettiğinden daha değerli olduğu hissi veriyor'' diyor.

Achenbach'ın narsistliği yükseköğrenim gördüğü yıllarda daha da fazla derinleşiyor. Zeki ve genç öğrencinin konuşma ve hitab etme yeteneği gelişiyor. Gösterilerde angaje oluyor. Bir tesadüf eseri antika sahasında yerini buluyor. Bir eser resim satıyor ve bir anda 10 bin alman markı kazanıyor ve böylece para hırsına tetikleniyor. Çok hızlı bir şekilde işi geliştiriyor ve çok daha pahalı eserlerle ticaret yapıyor.

Bu noktada yine kendisine, ''Narsistler en başarılı insanlar mıdır'' diye soruluyor. Achenbach, ''Evet orada narsistleri tetikleyen bir şey var. Başkalarını ikna edebildiğimiz... Bir tanesi bana bir şekilde bir insan avcısı olduğumu söylemişti'' diyor.

Karısı Dorothee hep Achenbach'ın yanındaydı. Çoktandır boşandılar. 25 yıl evliydiler. ''Büyük sahneleri çok severdi. Bunu söylemek gerekir. Kritize edilmeyi pek sevmezdi. Hemen savunmaya geçmezdi ama yok sayardı. Şüphelenmedim ama manyakça bir tesadüften beni aldattığını keşfettim. Müşterek kullandığımız bir Ipad'deki bir e-postadan öğrendim. İlk reaksiyonu yalanlama oldu''

Gülüyor...

Achenbach sadece karısını değil, iş ortağını da aldattı. Sonra bu bütün varlığını kaybetmesine neden oldu.

''Siz hastalık derecesinde bir yalancı mısınız'' sorusuna Achenbach, ''hayır değilim ama tabii ki ben hayatında arada bir doğruyu sündüren, savsaklayan biriyim'' diyor.

2008'de Achenbach kendi tabiriyle söylediği gibi gerçeği sündürmeye başlıyor. Artık Almanya'nın en tanınan antikacısıdır. Müşterileri milyarderlerdir. Birçoğu da arkadaşlarıdır. Meselâ Berthold Albrecht gibi. Aldi marketler zincirinin ortağı. Ama o Achenbach'ı hayal kırıklığına uğratıyor. Achenbach Albrecht tarafından yeterince önemsenmediğini hissine kapılıyor. Milyonlarca komisyon almasına rağmen hastalık derecesinde yıkıntı yaşıyor.

''Siz hassas biri misiniz?'' şeklinde iletilen soruya, ''Hayır ama kendimde buna karşı bir post geliştirdim. Benim geçmişte yaşadığım gibi yaşadığınızda belli bir nasırlaşmanızın olması gerekiyor'' diyor.

Gerçek şu ki kırılgan narsistler öc almak zorundadır. Achenbach da bunu yapıyor. Sanat eserlerinin makbuzlarını manipüle ediyor, miktarlarını değiştiriyor, yükseltiyor. Onları pahalı yapıyor ve daha çok komisyonlar almak için. Arkadaşına 2 Milyon Euroluk bir sahtekarlık yapıyor. Bunu yaparken hiç vicdan azabı yaşamıyor. Narsistlerin empati yeteneği yoktur.

''Bir arkadaşa milyonluk kazık atmak... Bu olacak şey mi?'' diye kendisine sorulduğunda, ''Tabii ki olmaz. Ama burada sorulması gereken o bir arkadaş mı yoksa iş arkadaşı mı? Başlangıçta arkadaşlık yoktu, iş ilişkisi vardı. Arkadaşlık yoktu, iş arkadaşlığı vardı. Zaten ben dokuzuncusundan sonra bıraktım.''

Yani dokuz kez kazık atmış ve bırakmış...

Bugün Achenbach yanlış bir şey yaptığını itiraf ediyor. Ama yine de göreceleştiriyor, küçültüyor yaptıklarını. Narsistlere bir şeyi (ahlakı) öğretmek zordur.

Achenbach ekliyor, ''Önemli bir noktaya dikkat çekmek istiyorum kendimi daha iyi hissetmem için. Ben benden aldığı 60 Milyonluk eseri 120 Milyona satabileceğini biliyordum. Yani çok çok çok daha fazla değerleneceğini biliyordum.''

2014 yılında Achenbach'ın sahtekârlığı meydana çıkıyor. Polisler bir havaalanında onu tutukluyor.

''Dedim ki siz manyak mısınız? Buralarda mutlaka saklanmış kameralar vardır'' dedim diyor Achenbach.

Karar: 6 sene nezaret ve 19,7 Milyon Euro tazminat.

Achenbach için dünyalar yıkılmıştır. Onun tüm hayatı boyunca hedeflediği şey tamamen kül olmuştur: Değer verilmek, takdir görmek ve önemsenmek.

''Birçoğunun beni dolandırıcı diye soğuk bir şekilde bakışlarını gördüm. Kendimi çok beter hissettim'' diyor Achenbach.

Narsistler kendilerini iyi hissetmeleri için başarılar yaşamak zorundadır. Bu yüzden ona tekrar soruldu: ''Başarısızlıkla nasıl başa çıktınız?''.

''Hayatımda değişik şeylerde birkaç kez kaybettim. İyi hazmedebildim. Yani başarısızlıkla başa çıkmasını bilirim'' diyor tedirgin bir üslupla.

Tabii ki başa çıkmak zorunda. Başka seçeneği de yok zaten. Tutuklanan dolandırıcı iki seneliğine hapsediliyor. Geri kalan zamanını açık cezaevinde geçiriyor. Bunun nedeni kişilik sorunundan kaynaklanıyor. Tekrar bir soru soruluyor kendisine: ''Bazen narsist olmamayı istiyor musunuz?''

''Tabii ki. Ben bütün vatandaşlık haklarımı kaybettim. Antikacılık kariyerimin tamamını kaybettim. Tüm bunlar en önde olma isteğimden, hırsımdan kaynaklandı. Sonra ne boktan şey yaptın sen diyorsun kendine.''

Achenbach avlusunda politik nedenlerle takip edilen sanatçılar için atölye açmış. Almanya'nın en büyük antikacısı olma ünvanı ve itibarı tamamen kaybolmuş. Ama narstliği kalmış. Çünkü bu kişilik bozukluğunun tedavisi yok.

Ve kendisine son soru soruluyor: ''Hiç sevinç hissedebiliyor musunuz?''

''Evet sevinç hissedebiliyorum. Ama uzun soluklu bir sevinç hissetmek çok zor. Orada hep dikkat edilmesi gereken ve rezillik çıkaran bir gen var. Bir yanımda çok güzel şeyler yapan yapıcı yanım var, diğer yanımda bunu berbat eden bir yanım.''

Helge Achenbach, emsalsiz bir kariyer ve yine emsalsiz bir çakılma yaşadı. Darısı diğer narsistlerin başına.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yıllara göre PKK tarafından şehid edilen Asker sayısı

Mustafa İslamoğlu'ndan ezber bozan zekat açıklaması